22 Aralık 2013 Pazar



SUSSAN OLMUYOR, SUSMASAN OLMAZ…

O kadar insan tanıdım, bunların çoğu amaçsız, bir hedefi ve bir yarar tarafı omayan insanlar. Güya bir ideoloji tutturmuş, bir davaya adanmış bastırıp gidiyorlar. Her fadakarlık ondan, her çaba ondan, her başarı ondan.

Bu kadar basit mi?

Geçeceksin onu kardeşim. Bunu ancak cahillere, yağdanlık kaflara yutturursun. Hiçbir üretkenliğin olmayacak, bunun adınıda “İTAAT” olarak sayacaksın. Eleştirmek, açık aramak onlara mübah, başkasına günah.

Artık bırakın bunları. Sizin kortuğunuz o “YENİ NESİL”var ya , bunları yemiyor. Haa tabi siz “YENİ NESİL” ide sevmezsiniz. Çünkü onlar asi, şuursuz, gayretsiz, beceriksiz ve saygısızlar. Onlar sizin yaptığınızın onda birini yapamazlar. Siz çok çektiniz dimi? Onlar bedavadan geldi buraya. Onlar öyle sıkıntı görmedikleri gibi bir sıkıntıcık bile çakemezler.

Ya arkadaşım onların çektiği sıkıntı: SİZSİNİZ. Bu onlara yetiyorda artıyor. Siz tekdiniz kimse önünüze engel olmadı, size kimse kösteklik etmedi, sizi çekemeyen kimse yoktu, sizin başarınız sadece kendinizde kalırken, bunlarınki cihana ait olacak ve oluyorda zaten.

Bırakın engel olmayı, destekte olmayı beklemiyor bu nesil sizden.

Bununla yüzleşin. Kabullenin artık şunu. Yoksa bu “YENİ NESİL” çok daha asileşecek ve başınıza dahada bela olacak.

Benden söylemesi.

Saygılar. 22.12.13
                                                                                                    A.Kemal PINAR

9 Aralık 2013 Pazartesi




CESUR OL...

Sabah uyandığımda nelerin olacağını bilmekisterim. Fakat bilmekçok acıtır. Akşamda unutmak unutmak isterim. Oda incitir. 

Nedenmi?  Uğrunda bir şeyleri  feda etmekten kaçınmadan koşacağın bir emelin yoksa yaşamanında pek anlamı yok. Oysa bunun ikiside mümkün değil. Peki hem unutarak elimize neler geçiyor? Nasıl yaşamayı başarıyoruz?

Aslında hepimizin uğrunda birçok şeyden vaz geçecek emellerimiz var. Onun için hayaller kurar, hayat gayemiz olarak addederiz. Bir an düşündüğünüzü var sayıyorum, o bahsi geçen emeller ne diye. Aklınıza birkaç şey geldi dimi?

Fakat pekte fedakar olmadığımız gerçeği ile yüzleşiverdik. Aslında bunda bir anormallik yok.
Tek ihtiyacımız olan şey CESARET.

Saygılar

                                                                                                                   A.Kemal PINAR

5 Aralık 2013 Perşembe


Yaslandınmı ulu bir çınara, beklersin artık tüm zorlukları...

Sebepsiz  bir takım sıkıntılara düşersin. "Niye?" "Neden?" gibi soruların acımasızlığını hisseder, düşüncelerden sıyrılmaya çalışırsın.

Bitsin istersin içinde bulunduğun karanlık hislerin. Fakat bitmez. Ne kadar çırpınırsan o  kadar batarsın düşünce batağında. 

Bir ara uyuyayım, uyanınca biter dersin. O bile vakit kaybı oluverir.

Sonra düşünce labirentinde bir günah keçisi ararsın. "Kimin yüzünden oldu?" diye. Bir kaç isim gelir aklına, ama sonunda ne yapman gerektiğini bilmemenin verdiği çaresizlikle küfürler edersin. Rahatlar gibi olursun. Biara bir daha açarsın ağzını, kustukça kusarsın. 

Ama nafile yine çıkmaz o zehir içinden. İşte o an bir dayanak arar ve avazın çıktığınca bağıra bağıra ağlamak istersin.

Çünkü sen İNSANSIN...

Saygılarla 



                                                                                                                       A. Kemal PINAR

5 Kasım 2013 Salı


YORULUYORUZ...

Neden mi? çünkü hayata hep eksik pencerelerden ve kirli camlardan bakıyoruz. çünkü hayatı yaşamak için değil, hayatın bizi yaşatmasını bekliyoruz. Çünkü gitmek yerine bekliyoruz. Çünkü kalkmak yerine yatıyoruz. Çünkü sarılmak ve bırakmamak yerine dönüp uzaklaşıyoruz. Çünkü yardım etmek yerine acımakla yetiniyoruz. Çünkü barış yerine savaşıyoruz. Sevgimize değil çıkarlarımıza sahip çıkıyoruz. Hoşgörü yerine çekişmeyi yakıştırıyoruz kendimize. Hep gülmek istiyoruz doyasıya ağlamak yerine.

Ağlamak deyince "neden ağlayalım? gülmek daha iyi değilmi?" diye sorabilirsiniz. Tabi yaşadığımız zamanda gülerek ve güldürerek yararımız çok olur ama bazen gerçek, içten, samimi, doya doya ağlamak bizi gerçek hayata dahada objektif bakmamızı sağlayacaktır. Daha rahatlamış ve neyin ne olduğunu daha canlı düşünmemizi sağlayacaktır. Ağlamak tüm kutsallar tarafından da önemlidir hatta dinimizde bile bir kaç damla yaş tanesinin neleri çözebildiğini hep dinler ve öyle itikat ederiz. Ama öyle ağlama ki, gülmenin habercisi, öyle ağlama ki, kahkahanın işaretçisi olacak şekilde bir ağlama.

Kahkaha. biraz itici bir cümle gibi gelmişitir bana. Halbuki her defasında avazımın çıktığı şekilde yapmak istediğim ve yapanlara gıpta ettiğim bir fiildir. Kahkaha unutturan, kendini kaybettiren bir eylem. Bir nevi afyon.  Peki neden bu kahkaha insanlara itici gelir? Belki alaylar hep kahkaha eşliğinde yapılıyor, belkide inaçlarımız engelliyor. Mesela çok güldük başımıza birşey gelecek inancı. Ama iyi bir motivasyon tekniği, iyi bir tetikleyici mekanizmadır.

Aslında bu bahsettiklerimin hepsi boşa yapıp, boşa yorgunluğumuza sebep olan şeyler. Halbuki sevmeyi tam severek, ağlamayı tam ağlayarak, gülmeyi tam gülerek yapsak hayatı tam yaşamış olur, hayatta bizi bu kadar yormuş olmayacaktır.

Hadi boş ver bunları da kalk biraz gül, güldür, ağla, sev...

Saygılarımla.